69 posts
Kimi insanlar vardır; kitaplardan değil, tarlalardan, ormanlardan, ırmak kıyılarından bir şeyler öğrenmişlerdir. Yanı başlarında öten kuşlar, batarken bıraktığı kızıllıkla güneş, kendi hallerindeki ağaçlar ve yaban otları öğretmenleri olmuştur.
Bir süredir içimde gittikçe daha da belirginleşen bir duygu var; sanki trajik sınanmalar ve kırılan umutlar dönemindeyim..
Bazı hikayeler mutlu sonla bitmez.
Bazen çok sevmek kavuşmaya da yetmez.
Bazen ne yaparsan yap, içindeki ağrı hiç geçmez.
Yarım kalır her şey.
Söylenecek sözler,
gidilecek yollar,
dinlenecek şarkılar…
Geride sadece birkaç anı hayal meyal…
Sessiz köşelerde yumuşak ve derin,
Hikayelerin çiçek açtığı ve hayallerin uyuduğu yer
Bir lamba parlıyor, dışarıdaki dünya—
Çok uzaklarda, içinde huzur var.
Kovalanacak kalabalık yok, konuşmaya gerek yok,
Sadece kitaplar, çay ve gizlice gitme zamanı
Tamamen sana ait bir alana-
Kalplerin büyüdüğü sessiz bir dünya.
Kuytu bir yeri olmalı insanın, boğucu kalabalığın arasından kaçıp saklanabileceği, tüm sırlarını saklayabileceği, vicdanıyla baş başa kalarak kendi ile konuşabileceği...Derin bir yeri olmalı insanın! Kimsenin göremeyeceği.Öyle bir yer olmalı ki; çektiği tüm acılarını, gözyaşlarını ve hatta mutluluklarını gömebileceği ve hiç kimsenin bilmeyeceği bir yerden bahsediyorum.Bir yanına maviden çalma yeşillerini, diğer yanına zifiri karanlık nefretlerini saklayabilmeli...En güvenilir bir dost gibi kuytu bir yeri olmalı insanın;Paylaşabileceği, kendine bile açamadığı sırlarını ona açabileceği...Yanan yüreğine sağanak yağmurlarla yağan, üşüyorum dediğinden, karamsar gecelerine güneşi doğdurabilen, kuytu bir yeri olmalı insanın.Öyle bir yer olmalı ki;Sen gelmeden ‘'Hoş geldin''diyebileceği...Bir çocuğun annesi, yâda şairin kâğıt ve kalemi gibiKuytu bir yeri olmalı insanın,Gözyaşlarını silebileceği...
Kırmaktan korkmadığınız o insanlar
çekip gittiğinde,
size kalan yalnızlık,
anlamaktan kaçtığınız her şeyi anlatacak.
" Göle düşen
bir hüznüm vardı
ay vakti
ve sadece buna mavi bir gece tanıktı..."
SEVGİ yüksek tepelerde açan çiçeğe benzer.
Önemli olan onu koparmak değil;
BİR ÖMÜR BOYU YAŞATMAKTIR…“
"Gönül kırıklığının acısını dindirecek
bir yolculuk yapılmadı henüz..."
Ne diyordu şair; "Ne kadar uzağa gidersen git, kaçmak istediğin her şey içinde...".
Tüm masalar mutlu bitmezmiş,
Her bahar çiçek açmaz mış,
Her köpek sadık kalmazmış,
Dün koştuğu yoları bugün yürümekte, zorlanamilirmiş insan,
Her merhem iyileştirmez,
Her yara kapanmazmış,
Her aşk bir gün bitmez,
Her insan değişmezmiş,
Farklı iklimin çiçekleriyiz biz,
Seni yaşatan yağmur,
Beni öldürebilirmiş,
Bilemezmişiz...
"Evet, bazen gerçekten hiç kimsemiz
yok gibi gelir…
Sanki dünya susar,
içimizde fırtınalar koparken
kimse fark etmez.
Ama bil ki bu duyguyu yaşayan
sadece sen değilsin.
Yalnızlık bazen bir yük, bazen de bir öğretmendir.
Kendine döner insan o anlarda…
Kendi sesini duyar, kendi gücünü bulur.
Ve belki de en büyük 'kimse'yi orada keşfeder:
Kendini."
Çok merak ediyorum kendimi
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek...
Hiç olmadık bir anda karşılaşırız belki seninle. Belki bir şiir'de rastlaşırız.
Ya da bir şair'in dinlemeye korktuğu şarkının sözlerin de buluruz birbirimizi.
Kim bilir, belki bir filmin en acıklı sahnesinde dökeriz yaşlarımızı, beraber izleyemediğimiz...
Belki aynı otobüste yolculuğa çıkarız, birbirimizden haberimiz olmadan.
Sen cam kenarında,
ben canının kenarında bitiririz yolu...
Bilmiyoruz, belki de aynı türkülere kulak verdik,
aynı kaldırımlara bastık,
aynı saatlerde ıslandık.
Ya aynı sokak lambasının altından geçtiysek?
Bilmiyoruz...
Belki de hep aynı acılara ağlamışızdır seninle.
Ama bilmiyoruz işte.
Kim bilir, belki aynı sokak kedisinin başını okşadık,
aynı köpekten korktuk,
aynı kuşun kanatlarına takıldı aklımız,
aynı gökyüzüne uçtu.
Belki hep aynı masal'ın sonunu sevdik,
Aynı saatler de uyuduk,
Aynı saatler de uyandık.
Belki birbirimizi farkı yerler de ama,
hep aynı anlarda bekledik.