şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. biliyorum. ne sen dönebilirsin, ne de ben kapıyı açabilirim.
Beni affet anne
Çok yoruldum artık. Kaç zamandır hiç iyi değildim. Hiçbir şeyi başaramadım. Ne okuyup iyi yerlere gelebildim, ne çalışıp sizi bu cehennemden kurtarabildim. Ben kendimi bile kurtaramadım anne. Hep ağladım hep bir şeyler için çabaladım. Birini sevdim ona da kavuşamadım. Hep sevdim, hiç sevilmedim ben anne. Kimse sevmedi beni. Gelen hep yara açtı da gitti. Sevilmeyecek kadar çirkin miydim ben anne ? Çok mu kötü biriydim ? Niye sevilmedim ben ? Babam da hiç sevmedi. İyi bir evlat değil miydim ben ? Benim bu öfkem, bu hırsım, bu huysuzluğum sevilmediğim içindi. Ben hep seni üzdüm. Hep senden çıkardım bu öfkemi. Ama en çok da kendime haksızlık ettim. Birileri beni sevsin, yanımda olsunlar, mutlu olsunlar diye çabalarken kendimi unuttum ben. Herkese koştum da bi kendime yetişemedim, bi kendime yetemedim. Mutlu olamadım. Mutlu olmayı bile beceremedim. Çok kırgın gideceğim bu dünyadan. Herkese kırgın, her şeye öfkeli. Herkes diyecek arkamdan, daha çok gençti ne derdi vardı diye. Bilmiyorlar ki anne. Şu dört duvarın içinde nelere göğüs gerdiğimi, nelere ağladığımı, nelere yanıp kül olduğumu. Hayallerim, umutlarım vardı. Çok bişey istemedim ki anne. Şu dünya bana o kadar kötü davrandı ki sanki çok şey istemişim gibi. Her defasında olmayacağını yüzüme vurdu. Neyim var neyim yoksa elimden aldı. Çok acı çekiyorum, çok canım yanıyor artık anne. Biliyorum sen de çare olamazsın artık bana. Küçük kız çocuğu değilim ki öpüp geçsin. Büyüdüm anne. Yaralarım öpüp geçmeyecek kadar çok artık. Merhem olmuyor hiçbir şey. Uyuyunca da geçmiyor artık. Uzun zamandır bekliyorum Rabbimin merhamet etmesini. Karanlıktan aydınlığa çıkmayı bekliyorum. Çıkamıyorum anne. Kaldım kör kuyularda. Mezarıma gelip sor dindi mi acıların kızım diye. Dinecek acılarım anne. O da mutlu olsun. Beni hep ağlattı, canımı yaktı. Tutamadığı sözler gelsin aklına. Bana yaşattıkları gelsin. Yüzüm gözünün önünden hiç gitmesin. Bana sarılmadığı her gün için toprağıma sarılsın. Almadığı her çiçek için mezarıma çiçek getirsin. Beni ağlattığı her gün her an yapışsın yakasına. Keşkelerin içinde boğulsun. Herkese kırgınım ama en çok ona kırgınım bunu bilsin. Hiçbir şeye değmediğini anlasın. Beni bu kadar üzmenin, kırmanın ona ne gibi bir faydası olduğunu düşünsün. Bir kuru topraktan başka bir şey gelmesin eline. Biliyorum anne cehennem bile nasip olmayacak bana. Ama bu dünya da cehennemden farklı değildi benim için. Hep dinlenmek, uyuyup bir daha uyanmamak istiyordum. Geçecek acılarım anne. Geçmeli, geçmek zorunda. Kaldıramıyorum artık omuzlarımdaki yükleri. Çok ağır geliyor. Ölü bir ruh taşır gibiyim her gün. Ölüp ölüp diriliyorum. İstemiyorum yaşamayı anne. Hakkını helal et bana..
"İnsan hayatında güneşli bir günde sıcak havadan, yağmurlu bir günde ise ıslak damlalardan haz duymayı öğrenebilmeli."
İnsan yalnız doğar, ve yalnız ölür. Ama belki de, yaşarken bu ikisinden de yalnızdır...
ואני מבטיח שלעולם לא אשכח שזו אהבה של פעם בחיים.
No matter what challenges may carry us apart, we will always... find a way back to each other.
“You read something which you thought only happened to you, and you discover that it happened 100 years ago to Dostoyevsky. This is a very great liberation for the suffering, struggling person, who always thinks that he is alone. This is why art is important. Art would not be important if life were not important, and life is important.”
— James Baldwin, Conversations with James Baldwin
Çok sevdiğim biri de Waffle sever. Beyaz çikolatalı...
“Wasn’t friendship its own miracle, the finding of another person who made the entire lonely world seem somehow less lonely? Wasn’t this house, this beauty, this comfort, this life a miracle?”
— Hanya Yanagihara, A Little Life
“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi. Resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim, yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim...”
243 posts